3 Haz 2009

3.ÇEVİRİ FAKTÖRÜ





Eski metinlerin genç kuşaklara ulaştırılıp sevilmesinde zorluk çekilen bir başka husus da “çeviri” sorunudur. Kendine özgü sözcük ve söz gruplarından oluşan, çeşitli mecaz, istiare ve benzetmelerle anlamlandırılmış, estetik değer taşıyan sanatlı bir anlatımı düz yazıya çevirme, kuşkusuz uzmanlık gerektiren bir alandır.

Bilindiği üzere, eski edebiyatta manzum bir metin önce “düz yazıya” çevrilir. Ardından “günümüz Türkçesiyle” açıklanıp içeriği -söz ve anlam sanatlarının çağrıştırdıkları- okuyucuya aktarılır. Ancak, bu çevirilerde şiir, duygu, ahenk hatta anlam kaybına bile uğrayabilmektedir. Dili anlaşılır, günümüz kuşaklarının anlayabileceği kadar yalın metinler bu sorunu bir ölçüde ortadan kaldırabilir. Öğrencinin de şiirden doğrudan zevk almasına yardımcı olur.

eski şiiri anlamak için onu düz yazıya çevirip günümüz Türkçesiyle ifade etmek, dile çekilen yabancılıktandır. Ahmet Haşim’in,“şiir nesre kabil-i tahvîl olmayan nazımdır” tanımı elbette çok doğrudur. O yüzden de düz yazıya çevrilerek günümüz Türkçesiyle ifade edilmiş şiir, ahengi ve duygusal yönü kayıplara uğrayarak, şiirsel anlatımdan aldığı derinliği yitirerek okuyucuya ulaştırılmıştır. İşte bu yüzden seçilen metinler günümüz Türkçesine ne kadar yakın olursa, okuyucu şiiri o kadar doğrudan tatma imkânına kavuşacaktır.”(11)

Şairlerin anlatım güçlerini ve ustalıklarını büyük ölçüde yeni ve orijinal söyleyişlere bağladıkları eski şiirde ahenk, anlamdan daha fazla öneme sahiptir. Anlamın pek dikkate alınmadığı, söylenenin değil, söyleyiş tarzının önem taşıdığı bu şiirde “ses” unsuru ön plânda gelir. Bu nedenle şiirin ahengini bozmadan, sözcükler anlam açısından işlenebilir.

“Çünkü Divan şiiri yüzde seksen, bir ses edebiyatıdır. Onu elden geldiğince sesi, havası, arkaik dünyasıyla, bazen birkaç sözcük katarak bazen de çıkararak aktarmalıyız”(12).

Özellikle metnin yazıldığı dönemin tarihî, toplumsal ve felsefî temelleri, kültürel dokusu, edebiyat ve dil özellikleri, şairin psikolojisi hakkında yeterli birikim edinmeden sırf yabancı sözcük ve deyimlere karşılıklar bularak yapılan çeviriler, yüzeysel ve basmakalıp olmakta, metnin içeriğini tümüyle öldürmekte, okuyucunun eski şiiri anlayıp sevmesine engel olmaktadır.

Günümüzde kimi izahlı veya açıklamalı Divan şiiri antolojileri, el kitapları veya yardımcı kitaplar bu olumsuz örneklerdendir.

Bunun dışında, “şerh” denilen metni açımlama vardır ki çoğunlukla, Osmanlı dönemi eğitim kurumlarında ders kitapları gibi okutulmuştur. Önceleri,Arapça ve Farsça eserler için yazılan şerhler, daha sonra Türkçe yazılmış, tasavvufî metinler ile eski edebiyat metinlerini günümüz okurlarına aktarmayı amaçlamıştır.