3 Haz 2009
NEDİM ( 18. yüzyıl )
Malumdur benim sühanım mahlas istemez
Fark eyler anı şehrimizin nükte-danları ,
diyen Nedim Istanbulludur. Istanbul kültürü ile bezenmiş ,ayrıca iyi bir medrese eğitimi almıştır.
18. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Imparatorluğu bir rehavet dönemine girmişti. Sanatkar ruhlu ve eğlenceyi seven bir padişah olan III.Ahmed ve onun sadrazamı Nevşehirli Ibrahim Paşa zamanında Istanbul bir çok güzel saray, yalı, köşk, medrese ve bahçeler kazanmıştı. Buralarda yapılan eğlenceler, o dönem Istanbul’unu daha da muhteşem bir parıltılar dünyası haline getirmişti. “Lale Devri “ adı verilen bu dönemde sanatçılar devlet adamlarının çok yakınında yer almışlar, şiirlerinde o günkü yaşantıyı dile getirmişlerdir.
Nedim , bu devirde Sadrazam Nevşehirli Damat Ibrahim Paşa’nın yanından ayırmadığı yakın arkadaşıdır.Padişahın da sevgisini kazanmış, Sadabad eğlencelerinde, Çırağan safalarında ,çeşitli ziyafetlerde , Boğaz gezmelerinde , bayram törenlerinde , helva sohbetlerinde yer almıştır.
Hattın gelicek aşıkına buse mukarrer
Helva gecesidir hatın ey lebleri sükker
Helvalara söz yok hepisi nazük ü şirin
Hoş cümlesi amma ki efendim leb-i dilber
hatt:Yazı,mektup
gelicek::Gelince
buse mukarrer:Öpücükle bitirilmiş
leb:Dudak
sükker:Şeker
leb-i dilber: Dilber dudağı
Bu arada devlet tarafından kendisine verilen rütbelere , hediyelere, makamlara, şiirleri ile teşekkür etmesini bilen şair , sevincini ve memnuniyetini şöyle dile getirir.
Bir iki gün dideden oldunsa pinhan bari gel
Bir neşat-aver haberle hüdhüd-i bina gibi
Söyle kim milk-i Seba’nın var mı bir pirayesi
Kasr-ı zerrin-tak-ı Sadabad-ı nev-peyda gibi
Bahusus aram ede sadrında bir mihr-i kemal
Hazret-i Sultan Ahmed Han-ı milk-ara gibi
Hem anın dahi ola pişinde bir bedr-i tamam
Asaf Ibrahim Paşa’yı cihan-ara gibi
dide:Göz
pinhan:Gizli
neşat-aver:Sevinç getiren
hüdhüd:Süleyman Peygamber ile Seba melikesi Belkıs arasında haber getirip götüren kuş
milk-i Seba:Seba ülkesi
piraye:Süs
Kasr-ı zerrin-tak-ı Sadabad-ı nev-peyda:Yeni yapılmış Sadabad takının süslü kasrı
bahusus:Özellikle
aram etmek:Eğlenme, dinlenme, istirahat etme
sadr:Herşeyin önü, başı, ilerisi
mihr-i kemal:Batmak üzere olan güneş
milk-ara:Ülkeyi süsleyen, güzelleştiren
pişinde:Peşinde
bedr-i tamam: Dolunay
cihan-ara:Dünyayı süsleyen, güzelleştiren
18. yüzyıl kültür ve medeniyet alanında da çok hareketlidir.Ilk Türk matbaası kurulmuş, Yalova’da kağıt imalathanesi açılmış, Istanbul’da kumaş fabrikası kurulmuştur. Ayrıca bu dönemde çini imal edilmeye başlanmıştır. Bunlar Avrupa’dan geri kaldığının farkına varan Osmanlı’nın belki de ilk ileri hamleleridir.
Divan şiirinde çok verimli bir dönem olan bu günlerde bir çok şairler yetişmiş, hatta aralarında gizli bir rekabet oluşmuştur.
Osmanzade Taib adında o dönemde “ Reis-i Şairan” unvanını almış bir şair, devirinin şairlerini bir şiirle tanıtmış, ama Nedim’den hiç bahsetmemiştir. Buna içerlenen Nedim şu mısralarla karşılık vermiştir.
Zahirde eğerçi cümleden ednayız
Erbab-ı nazar yanında liyk a’layız
Saymazsa hesaba n’ola ahbab bizi
Biz zümre-i şairanda müstesnayız
zahir:Açık, belli
eğerçi:Her nekadar
cümle:Herkes
edna:Aşağı
erbab-ı nazar:Düşünce ehli
liyk :Ancak
zümre-i şairan:Şairler zümresi